Deniz kabuklarını toplamaktan zevk almak, belki de bir milyoner olarak doğmaktan daha mutlu bir alın yazısıdır. E.K.O.G. ile katıldığım ilk takas etkinliği sona ermek üzereyken, masanın üzerinde kalanlar arasından son anda fark edip almıştım bu kitabı. Yazarın ilgi ile takip ettiğim Rizzoli And Isles serisinin bende eksik olan altıncı macerası. Malumunuz tema Amerikanvari polisiye olunca vahşice ve ustaca işlenmiş bir cinayet kaçınılmaz. Yine öyle; önümüzde kolu bir yerde, bacağı bir yerde, parçalanmış, işkence görmüş önce bir, son…
Biz, bu ülkenin okuryazarları, boşluğa düşen bir trapezci gibiydik. Doğu askısını bırakmış, Batı askısını yakalayamadan aşağıya düşmüştük. Merhamet Zulmün Merhemi Olamaz… Ben bugüne kadar hiç Zülfü Livaneli okumadım. Hadi dedim facebook sayfamı beğenen iki takipçime bu kitabı hediye edeyim; bu vesile ile bende okuyayım. Hazır lafı açılmışken hatırlatayım; siz bu yorumu ne zaman okursunuz bilmiyorum ama 31 Ocak 2017 gece yarısına kadar sol taraftaki beğen butonundan ya da buradan sayfama giderek sayfamı beğenebilir ve çekilişe kat…
Ölü adamın yüzü dikkat çekici değildi; burnu son derece sıradandı, ağzı sıradandı, çenesi sıradandı. Sokakta yanından geçseniz hemen unutacağınız bir adamdı. Tess Gerritsen okumayalı epey olmuştu. Şöyle bir blog arşivine bakıyorum da; neredeyse bir yıl. En son Diriliş'i okumuşum. Yazarın sadece Rizzoli and Isles serisini takip ediyorum. Sanırım buna bir son verip diğer kitaplarına da bakmalıyım. Ancak sıralamayı karıştırmışım. Bir hata yapmadıysam bu macera, kronolojik olarak daha önce okuduğum Buz Gibi Soğuk'tan sonra, So…
Ahmet Ümit seanslarıma devam ediyorum. Resmen keşişler gibi çile dolduruyorum şerefsizim. Kitap 14 öyküden oluşuyor. Bu öykülerden ilk beşi 80 döneminin solcularının acılarını, korkularını, bu ülke için ne kadar büyük fedakârlıklara katlandıklarını, neyse ki içlerinde hiç kötülük olmadığını, aslında tanısak, hepsinin iyi çocuklar olduğunu falan anlatıyor. Diğer öyküler Nevzat’ın başrolde olduğu polisiye! öyküler. Kitabın bana en büyük faydası ÖSYM kurullarının paragraf sorularında kullandığı paragrafları nereden bulduğunu öğretmesi ol…
“Evet dedim. İçimde ne tedirginlik vardı, ne korku, yalnızca tuhaf bir heyecan duyuyordum. Nasıl olsa Mehmet ölmüştü, bir kere daha onun vurulduğu haberini veremezlerdi ya” Kendi kendime işkence seanslarım devam ediyor. Bir Ahmet Ümit kitabı ile daha karşınızdayım. Daha 9 tane Ahmet Ümit kitabım var. Allah'ım sen bana yardım et. Kitap her Ahmet Ümit kitabı gibi son derece ilginç ve heyecanlı başlıyor, beklenti yaratıyor. Ki yazarın en büyük yeteneği de bu bence. Bu sefer güzel bir şeyler yazdığına inandırıyor bizi. Her zaman oldu…
Doğan güneş karardığında, Geçmiş, çıplak bir kılıç gibi keskinleştiğinde, Japonya artık bir anı değil, kâbus olduğunda, Kaiken'in zamanı gelmiş demektir. Aslında sırada Grangé'den Sisle Gelen Yolcu vardı. Ama gerek vaktimin darlığı, gerek bir önce okuduğum Grange romanı olan ve biraz sıkıldığım Ölü Ruhlar Ormanı 'ndan sonra tuğla kalınlığında bir kitabına hazır olmamam nedeniyle sırayı bozdum, iyi ki yapmışım. Genelde Jean Christophe Grangé kitaplarını ortalama bir beğeni ile okurum. Ama bu kitap öyle değil, on num…
Bir MİT Görevlisinin Sıra Dışı Yaşamı: Hiram Abas Soner Yalçın/Doğan Yurdakul "Bu kitapta anlatılanlar tümüyle gerçektir... Adı geçenler gerçek kişilerdir... Olaylar, tanıkların ağzından aktarılmıştır... İşte MİT'in gizli tarihi..." Soner Yalçın ve Doğan Yurdakul'un araştırmalarının derlendiği kitap, Selçuk Yöndem'in canlandırdığı ve Kurtlar Vadisi hayranlarının Arslan Bey olarak tanıdıkları eski MİT müsteşarı Hiram Abbas'ın hayat hikayesi ekseninden, kan ve irin bağlamış yakın Türk siyasi tarihinin me…
Açılışta Amerikan filmlerinde veya romanlarında sık sık karşılaştığımız; sahte bir peygamber etrafında toplanan, "Ahret" ismini verdikleri kendi kurdukları kasabalarında, kendi dünyalarında yaşayan insanların arasındayız. Bu kasabaların çoğunda olduğu gibi bu Ahret'te de telefon, telsiz ve elektrik yok. On altı yıl sonra kasabanın yakınlarında bir şehre konferans için gelen Maura Isles, konfrans sonrası eski okul arkadaşları ile birlikte kısa bir kayak tatili yapmak ister. Karda mahsur kalınca mecburen bu yukarda bahse…
Ahmet Ümit'in tarih ve polisiyeyi harmanladığı her ne kadar tartışılırsa da kendisinin dünya üzerinde edebiyat ve kauçuğu en iyi harmanlayan yazar olduğuna kalıbımı basarım. Malum Şems ve Mevlana aşkından payına düşeni isteyen Ahmet Ümit dandik bir konuyu (dandikten kasıt Mevlevilik değil otel yangını) yaklaşık 400 sayfa sündürmekle beni yine şaşırtmadı. Ahmet Ümit'in olmazsa olmazı yapay ve sayfalarca süren diyolaglar bu kitabında başının tacı. - anne, bugün babamın dergahından arkadaşı izzet efendi ile tanıştım. -…
Bu adam garip bir adam. Nasıl anlatsam bilemiyorum. Kitabın bir kısmı mükemmel, kusursuz iken bir sayfa sonra "hadi len, senin yazacağın kitabın" diyorsunuz. Daha önce okuduğum tüm kitaplarında olduğu gibi (Siyah Kan, Koloni, Leyleklerin Uçusu) bunda da ana karakter gereksiz kuşkucu ama aynı zamanda aşırı şanslı biri. Her nasılsa her zaman tesadüfen en doğru kişiden, hayal bile edemeyeceği kadar olumlu, hatta katili bulmasına en yardımcı olabilecek cevapları alabiliyor. Kitabın kurgusu gerçekten harika olmakla beraber, bu sef…
Sağolsun yazar aşkı resmen piç etmiş. Ben hayatımda aşk'ı bu kadar basit öykülerle anlatan başka bir yazar görmedim. On öykünün her biri kendince sürpriz ! sonlara sahip. On öykü içinde en son, en ucuz, en uzun, en yapay öykünün ismi kitaba ismini vermiş. Ahmet Ümit'in romanlarında olduğu gibi bu öykü de de gereksiz bir sürü ayrıntıyla uzatıldıkça uzatılmış. Bir hafta oldu, son öykü bir türlü bitmiyor anasını satayım. Öykü yapay, karakterler arıza, diyaloglar saçma. Mesela ben 35 yaşındayım, iyi kötü kitap okuyan biriyim, d…
Efendiler. Ürkerek başladığım acaba dediğim bir kitap olan, Elif Şafak tarafından yazılan Aşk isimli (ve evet pembe kapaklı) romanı okudum. Her ne kadar okuma olarak bir sıkıntısı olmasa da, yazarlık açısından tembellik veya yazmak zorunda olunca konu sıkıntısı çektiklerinde başvurdukları bir yöntem olduğunu düşündüğüm bir çatı üzerine kurulmuş. Benzerlerine daha önce Amin Maalouf - Semerkand ve Ahmet Ümit - Patasana'da rasladığım şimdiki zamanda yaşayanların geçmiş zamanda ki bir kitabı okuması üzerine kurulu. Geçmiş zamanda ki k…
Karakterlerinden öldürecek kadar nefret ettiğim, olay örgüsüne ise bayıldığım kitaplar yazan Grange nin Koloni adlı kitabını okudum. Ermeni bir polisin atıldığı macerayı konu alan kitap Fransa da geçiyor. Ben beğendim. Tavsiye ederim. Seviye: Okumadan Geçme
Grange'nin yarattığı ukalalığın sınırında gezen zeki ve kusursuz karakterlerinden ne kadar tiksinsem de bir kaç ülkede geçen (Kamboçya, Tayland, Malezya, Fransa ve en son İtalya) hikaye oldukça sürükleyici. Her ne kadar bazı şeylerin hayal ürünü olduğunu düşünsemde yazarın tıbbi araştırmaları da gerçekten takdir edilesi. Kitap kendini okutturan bir özelliğe sahip. Her ne kadar sonlara doğru bir kaç yerinde bir kaç küçük tutarsızlık olsa da adam yapmış abi. Darısı başıma. Seviye: Okumadan Geçme
Sosyal Medya