Sürekli uyanık olmak şarttı çünkü buradaki köpekler ve insanlar, şehir köpeği ve insanı değillerdi. Yabaniydiler; sopanın ve dişin yasasından başka yasa tanımayan vahşilerdi. Bu da bende adet oldu. Tıpkı geçen yılki Edirne Kitap Fuarından, Beth Revis'in Evrenin Ötesi Üçlemesi serisinin ilk kitabı yerine yanlışlıkla son kitabını aldığım gibi, bu yıl da ne zamandır aklında olan Beyaz Diş yerine aynı yazarın Vahşetin Çağrısı isimli kitabını aldım. Lakin pişman değilim. Demek ki daha Beyaz Diş okumanın zamanı gelmemiş. Vakt-i zaman…
Ölü adamın yüzü dikkat çekici değildi; burnu son derece sıradandı, ağzı sıradandı, çenesi sıradandı. Sokakta yanından geçseniz hemen unutacağınız bir adamdı. Tess Gerritsen okumayalı epey olmuştu. Şöyle bir blog arşivine bakıyorum da; neredeyse bir yıl. En son Diriliş'i okumuşum. Yazarın sadece Rizzoli and Isles serisini takip ediyorum. Sanırım buna bir son verip diğer kitaplarına da bakmalıyım. Ancak sıralamayı karıştırmışım. Bir hata yapmadıysam bu macera, kronolojik olarak daha önce okuduğum Buz Gibi Soğuk'tan sonra, So…
Özgürlük vazgeçilmez değildir; yurtseverlerin kanlarıyla muntazaman kazanılmalıdır yoksa yitip gider. İcat edilen, sözüm ona tabii insan hakları arasında özgürlük, ucuza getirilme ihtimali en düşük olandır ve asla zahmet çekmeden gelmez. Yine Hugo ödüllü bir romanla buradayım. Zaten İthaki’den çıkıp da kapağında “bilmem kaç yılı Hugo Ödülü” yazmayan roman yok gibi. Markanın büyüklüğüne itimat edip internetten aslı var mıdır diye bakmıyorum ama umarım bizi kandırmıyorlardır. Nedense bazen aynı yıllara birden fazla Hugo ödülü düşüyormuş…
Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkla yiyen, kemiren yaralar. Bu kitabı ilk olarak Edirne Kitap Okur isimli facebook grubunun yöneticisi Nebahat Hanım sayesinde gördüm. Ne yalan söyleyeyim Sadık Hidayet ismini daha önce hiç duymamıştım. (Bu da benim bir ayıbım olarak burada dursun) Ancak çevirinin Behçet Necatigil tarafından yapılmış olması dikkatimi çekti ve ilk fırsatta kitabı edindim. Aslında çok daha önce okuyacaktım ama araya senelik izin, bayram tatili girince biraz gecikti. Gerek Behçet Ne…
Bu sefer elimizde sıradan bir kitap değil, sâlnâme var. sâlnâme nedir diye merak edenler için; Osmanlı döneminde, şehirlerin yıllık olarak ekonomik, sosyal, sağlık, eğitim ve ziraat ile ilgili detaylı olmasa da istatistiki verilerinin yer aldığı resmi yıllıklara sâlnâme denmekteymiş. Yüksek Lisans tezim için Edirne Adliyesi ile ilgili bir araştırma yaparken “al bak, belki işine yarar” diye elime tutuşturmuşlardı, iyi de yapmışlar. Artık evimde kanlı canlı, tarihe ışık tutan resmi sayılabilecek bir belge var. Bende ki, Edirne Merkez Vi…
Tanrı size bir beceri ya da bir yetenek verdiğinde, onu mümkün olduğunca iyi kullanmak görevinizdir. Sonunda... Tek satır paylaşmadan geçen iki ayın ardından yeni bir yorum ile buradayım. Sanki nasıl yazılacağını unutmuşum. İki aydan beri bitirmeye çalıştığım bu kitap ancak bitti. Yaz gezmeleri ve karmakarışık siyasi gündemin yanı sıra Ilgın'ın uyumak için beni yanında istemesi ve her seferinde onu kitap okuyarak uyutmaya çalışırken uyuya kalmam en büyük etkenler. Yeri gelmişken “Küçük Kurabiye Adam”ın boğazını sıkmak istiyorum…
Sosyal Medya