Akranlarım arka sokaklarda misket oynarken silah tutuşturdular elime. Çek vur dediler babanın katilini. Nasıl yapardım? Nasıl kıyardım ümit dolu yıllarıma? Kolay olmadı ama yaptım. Çünkü Nevada’da töre her şeyden önce gelirdi. O ufacık, minicik, sevgi pıtırcığı ellerim oyundan alınıp silahla daha o zaman tanıştırıldı ve bir daha da ayrılmadı. İlkin içeri attılar kısa bir süre. Yaş haddinden serbest kalıp, koruyucu aileye verilmeden önceki birkaç ayı ıslahevinde geçirdim. Bazen geriye dönüp bakıyorum da çocukluğuma ait t…
1993 yılının Şubat ayında, soğuk bir Cumartesi günü 15 yaşında bir çocuğun titreyen ellerinde açtım dünyaya gözlerimi. Nedense ondan öncesini hatırlamıyorum. Belli belirsiz birkaç insan, karton kutular, makine gürültüleri, mürekkep kokuları var aklımda ama tam net bir şey yok... İlk başta çocuğun beni koynunda saklaması hoşuma gitmişti. Hatta bunu beni soğuktan korumak için yaptığını düşünüp mutlu bile olmuştum. Meğerse saklanıyormuşuz. Ama neden ki? Saklanmayı gerektirecek ne yapmıştık acaba? Evin içine girer girmez kimseye göstermeden y…
Nehrin kenarında durdum. Neyse ki etrafta kimsecikler yoktu. Bu güne kadar geçtiğim yollara şöyle bir bakıyorum da, benim etrafımda zaten hiçbir zaman kimsecikler olmadı ki. Aslında zaman zaman birileri oldu. Dolandırıcılardan kurtardığım kasaba sakinleri, Daltonların peşinden Kanada’dan tutun da Meksika’ya kadar yollamadık ülke bırakmayan senatörler, valiler, iki tane hırsızı zapt etmeyi beceremeyen yarım akıllı hapishane müdürleri… Gerçi hepsi işleri olana kadar. Bunca sene “Sana ihtiyacımız var Red” diyen adamların bir kere çıkıp da “Bi…
Sosyal Medya