Daha önce de söylemiştim , artık bir kitaplığım yok. Okumadığım kitapların tümü konsolun içinde üst üste istiflenmiş bir vaziyette duruyor. Okuduklarımı da üst kata, kayınpederlerin dairesine çıkarıyorum. Hal böyle olunca okumak için kitap seçmekten ziyade elime denk geleni okumaya çalışıyorum. Bu nedenle de kitap okuma hızım ciddi oranda azaldı. Bunu size niye mi anlatıyorum? Başlığa bakıp da “Küçük Lord da ne amk” demeyin diye. Bu kitabı yıllar önce, çok küçükken okuduğumu hayal meyal hatırlıyorum. Hatta çizgi roman versiyonunu oku…
İlk roman yazarı parşömeniyle tüy kalemini alıp yazmaya oturduğunda, tüm dünya yerinden oynamıştı. 1605 yılıydı. Miguel de Cervantes Don Quixote’yi (Don Kişot) yazmıştı. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Ilgın’ın alerji problemleri nedeni ile kitaplığımı odasından çıkarmak zorunda kaldım. Bu nedenle kitap okuma sıram karıştı. Fi tarihinde niyetlendiğim yazarlık kariyerimi geliştirmek için, hayallerime destek ararken resimliroman forumunun kadim üyelerinden Oğuz Özteker’in tavsiyesi üzerine anlık bir kararla edinmiştim bu …
Çok önemli not: Bu kitaptan alıp yedi arkadaşına armağan edenin bütün işleri açıldı. Ama almayıp burun kıvıranın da başına gelmedik kalmadı. Bizden söylemesi. Elime nereden (ve dahası neden) geçtiği bilmediğim kitaplardan biri daha. Bir dönem, sabah haberlerinde fırtına gibi esen, şimdilerde muhtemelen sivri dilinin bedelini ödediği için ortalarda görün(e)meyen Metin Uca yazmış. İtiraf etmeliyim ki, esprileri, zekası, ince ve kara mizahı, acımadan laf sokmaları ile sunuculuk ve gazetecilikte açık ara önde biri olsa da aynı başarıyı ya…
Şiir tek kişilik bir zevktir, yalnızlığın sanatıdır. Diğer insanların dikkatini dağıtmasını, şiirlerini asla senin okumayacağın şekilde okumalarını istemezsin. Bir şiiri gülünç duruma düşürmenin, harap etmenin yolu onu herkesin içinde okumaktır. 2016 Tüyap Kitap Fuarı'nın son hatırası Sinestezya'ydı. Nasıl olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu ama şansımızı deneyelim istedik. Sinestezya, yine April Yayıncılıktan çıkan Olasılıksız ve Empati gibi nörolojik farklılıklar üzerine kurulu. Hastalık kelimesini kullanmak istemedim, z…
Saygın gazeteci Tim Russert seçimlerden önce “Meet the Press” adlı programında her iki adaya da Kafatası ve Kemikler topluluğu üyeliklerini sordu. George W. Bush şöyle cevap verdi: Bu, hakkında konuşamayacağımız kadar gizli bir konudur. Kitaplığıma nereden geldiğini hatırlamadığım bir kitap daha. İşin garibi kitabın kullandığım hiç bir alışveriş sitesinde kaydı yok. Sanki sadece promosyon olarak dağıtılmış gibi. Goodreads'de Greg Taylor'un yazdığı onlarca kitap varken, Türkiye'de basılmış başka bir kitabı yok. Önsö…
Ahmet Ümit seanslarıma devam ediyorum. Resmen keşişler gibi çile dolduruyorum şerefsizim. Kitap 14 öyküden oluşuyor. Bu öykülerden ilk beşi 80 döneminin solcularının acılarını, korkularını, bu ülke için ne kadar büyük fedakârlıklara katlandıklarını, neyse ki içlerinde hiç kötülük olmadığını, aslında tanısak, hepsinin iyi çocuklar olduğunu falan anlatıyor. Diğer öyküler Nevzat’ın başrolde olduğu polisiye! öyküler. Kitabın bana en büyük faydası ÖSYM kurullarının paragraf sorularında kullandığı paragrafları nereden bulduğunu öğretmesi ol…
“Ya zafer, ya ölüm…” Biliyorum zamanlamam manidar ama durum sandığınız gibi değil. İş yerimde yaklaşık bir aydır okunmak için sürünüp duruyor bu kitap. Aslında kitap demek de pek doğru değil. Küba Devriminden sonra Güney Amerika'nın tamamında devrim gerçekleştirme hayali ile Bolivya'ya geçen Che'nin 7 Kasım 1966'dan öldürülmesinden bir gün önceye (7 Kasım 1966) kadar olan notlarından oluşan bir nevi günlük. Öldürülmesinden sonra bir şekilde kurtarılan bu günlük hızlıca çoğaltılarak, yayınlanmış. Günlüğün girişinde F…
"İnsan hayatında öyle bir an gelir ki önünde uzayıp giden karanlık yolda ilerlemekten başka çaresi kalmaz, geri adım atamayacak kadar yorgundur çünkü ve yerinde duramayacak kadar da yıkkın. Hayatta çoğu zaman asıl ihtiyacımız olan budur işte, sağlam kalan parçalarımızı toplayıp kör bir kararlılıkla yolumuza devam etmek." Behzat Ç. Efsanesinden sonra başka bir Emrah Serbes kitabı okumak için sabırsızlanıyordum. Bu nedenle ilk fırsatta Erken Kaybedenleri es geçip Deliduman’ı okumaya karar verdim ve okudum. Ve fark ettim ki sabırl…
“Evet dedim. İçimde ne tedirginlik vardı, ne korku, yalnızca tuhaf bir heyecan duyuyordum. Nasıl olsa Mehmet ölmüştü, bir kere daha onun vurulduğu haberini veremezlerdi ya” Kendi kendime işkence seanslarım devam ediyor. Bir Ahmet Ümit kitabı ile daha karşınızdayım. Daha 9 tane Ahmet Ümit kitabım var. Allah'ım sen bana yardım et. Kitap her Ahmet Ümit kitabı gibi son derece ilginç ve heyecanlı başlıyor, beklenti yaratıyor. Ki yazarın en büyük yeteneği de bu bence. Bu sefer güzel bir şeyler yazdığına inandırıyor bizi. Her zaman oldu…
Cumhuriyet Gazetesinin okurlarına armağanı olan bu 143 sayfalık kitabı okumam neredeyse 1,5 ay sürdü. Kitaplığıma nereden geldi bilmiyorum. Bugüne kadar bir sayfa Cumhuriyet Gazetesi okumuş değilim. Nedendir bilmem aynı görüşe sahip bile olsam, "kör gözüm parmağına" mantığı ile göstere göstere ideolojisini savunan yayınları sevmiyorum. Zeka pırıltısı içeren, subliminal mesajlar veren şeyler daha hoşuma gidiyor. Neyse konumuz Cumhuriyet Yayınları değil. Onların hediyesi bu kitap. Dediğim gibi sadece 143 sayfa ama son okuduğum kitabı…
"... Ya da kıyıcı adamların her zamanki hali bu; cinayet işleyenler, kurbanları ile birlikte kendi huzurlarını da öldürürler" Eşim Ahmet Ümit hayranıdır. Başka kitabını alır mıyız bilmiyorum ama kitaplığımızda tüm kitaplarının bulunmasının nedeni bu. Benim de kitaplığımdaki tüm kitapları okumak gibi bir takıntım var. İsyan ede ede alfabetik olarak sırası gelen tüm Ahmet Ümit kitaplarını okuma nedenim bu. Aslında kitabın ismini daha ilk duyduğumda eşimi uyarmıştım. "Bak bu da benzerleri gibi (Beyoğlu Rapsodisi, İstanb…
Sosyal Medya