Bilgi doğru olmak zorundadır ve bilgin, hata yapmaktan ölümden korkar gibi korkar.
Aslında
pek ilgimi çeken bir kitap değildi. Ancak çizgi romanı çıktıktan sonra çizgi
romana yönelik “muhteşem aslına” yakışmadığı yönündeki eleştiriler üzerine
dikkatimi cezp etti. Edirne Kitap Fuarında görünce de “hadi” dedim “gün
bugündür” ve aldım. Almaz olsaydım…
Şimdi
yaklaşın, sanırım internet ortamlarındaki en aykırı yorumlardan birini
yapacağım. Kusura bakmayın ama başıma bir iş gelmeyecekse ben beğenmedim.
Tamam, gerçekten harika bir dünya, muhteşem bir konsept üstüne kurulu.
Neredeyse “Orta Dünya” kuracak bir zemin
hazırlanmış. Ancak anlatım öyle ağdalı, öyle süslü ki keyif kaçırıyor. Hoş eda,
hoş seda, pür eda, pür cefa gırla. Girizgah çok uzun, asıl macera çok geç
başlıyor, saçma sapan bir yere gidiyor, birden bire bitiyor. Anlatıma kısa bir
örnek:
Kurtubi’nin tezkiresinde Mağrip illerinden çıkıp geleceği bildirilen, hilye-i şerifi bütün âlimlerce malum Mehdî’yi Kıyametin o yetmiş kûsur alametinden birini, Deccal’ın bayrağı altında toplanan kafirler ve aklı çelinmişlerle savaşıp onları yenecek olan o kurtarıcıyı, Kehanet Aynası’nın gösterdiğine göre Hesap Günü’nden bir yıl önce ve yedinci dolunayda kente batı kapısından girecek olan o Büyük İnfazcıyı bekleyen Ebrehe…
Doğru
tahlil ettiysem konu 1681 yılı civarlarında geçiyor. Aradım, mamafih bulamadım.
Elif Şafak’ın Mevlana’ya domates yedirmesine demediğini bırakmayanlar, İhsan Oktay
Anar’ın adamın birinin kakasından domates çekirdeği çıkarmasına tek kelime
etmemişler. (Ulan elif Şafak’ı bile savundurdunuz ya bana) Ayrıca Ebrehe demişken, Ebrehe'nin peşinde olduğu şey, özellikle de Uzun İhsan Efendi'nin düşünde canlandırdığı dünya... Bence çok daha derin işlenmesi gereken konulardı.
Ancak
değinmeden geçemeyeceğim, kendi adıma her zaman hayalini kurduğum saray dışında
gelişen bir Osmanlı hikayesi olması nedeniyle takdir ettim. Neredeyse hiç
padişah muhabbeti yok. Zaten ismi bilem geçmiyor. Bu açıdan harika.
İletişim
Yayınlarından çıkan kitap güzel bir kapağa ve ender görülen bir kapak rengine
sahip. İletişim Yayınlarında sıklıkla görmeye başladığım kapaktaki hâkim renkle
aynı renkteki iç kapaklar güzel. Dediğim gibi ben beğenmedim ama hakkında
benden başka da olumsuz yorum göremedim. Tercih sizin. Belki bana hitap
etmiyordur demek istiyorum.
Kitabının özeti, kitabı nasıl, iyi midir, okumalı mıyım, tavsiye, öneri, indir, konusu ne, kim yazmış çok satanlar mutlaka oku kim yazdı kitap roman, kitabının konusu, ihsan Oktay anar, puslu kıtalar atlası, konstaniyye , pdf oku, pdf indir
2 Yorumlar
Neden begendigin kitaplar ile ilgili bir yazi yazmiyorsun?Yorumlarinda farkli bir bakis acisi var. Daha yeni takip etmeye basladigim icin vaktim olmadi yapildiysa nacizane yorumum olarak kabul et
YanıtlaSilİlginiz için teşekkür ederim. elbette beğendiğim kitaplar da var ve onlarla ilgili de yazıyorum. Üst menüden "Okumadan Ölme" ve "Okumadan Geçme" kategorilerindeki yazılara bakabilirsin. Ancak ne yalan söyleyeyim beğendiğim kitaplar hakkında beğenmediklerim kadar detaylı yorum yapamıyorum.
YanıtlaSilYorumlarınız bizim için önemli...