Oysa biz başka bir yüzyılın çocuklarıyız. Çok şey gördük: bir başka canlı köpeğin başına dikilmiş bir köpeğin canlı başını; dolap büyüklüğünde yapay böbreği; canlı sinirler tarafından uyarılan ölü, demir bir eli; her nasılsa "Bu ilk ölümümden sonra oldu…" diyen insanları"
Küçük yaştakilerin bilim işlerindeki yardımcı için masal
Alın size, hiç aklımda olmayan bir kitap
okuması daha. Edirne Kitap Okur grubunun facebook sayfasında Kasım ayının
kitabı olduğunu duyunca ismine hayran kalıp "kesinlikle okumalıyım"
diye sesli düşününce, uzun zamandır atlattığım Nebahat Hanım fırsatı kaçırmadı
ve daha önce verdiğim bir sözü hatırlattı. Böylelikle grubun -bu yazıyı
yazdığım tarih itibari ile dün- toplantısı için okumuş bulunduk.
Dedim ya; "Pazartesi Cumartesi'den
Başlar" ismini gördüğüm anda bende "bu romanı mutlaka
okumalıyım" hissi uyandırdı. Zira memuriyet hayatına başlamadan önce
süründüğüm özel sektör günlerimizde halimiz kesinlikle böyleydi. Daha cumartesi
akşamı mesai bitiminde, pazartesi sabahı karşılaşmamız muhtemel sorunlar için
üzülmeye başlardık. Bir nevi 4. evreye geçmiş pazartesi sendromu.
İşte bu nedenle kitaba son derece büyük
umutlarla başladım. Gelgelelim kitap pek çok yönden bir hayal kırıklığı oldu.
Nerden başlasam bilemiyorum. Sanırım en büyük sorun kitabın İthaki Bilim Kurgu
Klasikleri Dizisi içinde yer alması. Kitap kesinlikle ama kesinlikle fantastik
kurgu, hatta belki de Neil Gaiman'ın kullandığı "masalsı gerçeklik"
türünde bir kitap. Ama asla bilim kurgu değil. Konunun (aslında ortada tam
anlamıyla bir konu da yok) bilimsel -sözüm ona- araştırmalar yapan bir
enstitüde geçiyor olmasının onu bilimkurgu yaptığını düşünmüyorum.
Arkadaşları ile buluşmak için iki
günlük bir hafta sonu gezisi için yola çıkan Saşa Privalov'un tatil planları
arabasına aldığı iki otostopçu ile değişir. Dünyadaki tüm mitolojik
karakterlerin, bilimsel araştırmalar yaptığı bir enstitüde çalışan bu iki
otostopçu, Saşa'nın da bilgisayar programcısı olarak kendileri ile birlikte
çalışmasını teklif ederler.
İşte bundan sonrası tam bir curcuna… Kim ne iş yapıyor, ne yapıyor, neden yapıyor, sonu ne olacak belli değil. Anlatım son derece dağınık ve anlaşılmaz. Saşa neden enstitüde çalışmayı seçti, nasıl ikna edildi, sonra ne olacak hiç belli değil. Kısaca kitabın bir konusu, olay örgüsü, herhangi bir macera kurgusu yok. Yaklaşık 300 sayfa boyunca, Saşa'nın gözünden çevresinde olan absürt olayları ve enstitüde gerçekleşen arbakatroleks, otoklatavik, persottronik ve teknorokoleceneasaww kuramları, yine pek çoğu uydurma olan terimler büyük çoğunluğu uydurma olan bilimsel terimlerle anlatışını okuyoruz.
Tüm bunların yanı sıra kitabın Rus
folkloruna ve mitlerine pek çok gönderme yapmasına benim açımdan bir sorun. Malumunuz
bir Coca-Cola ve Burger King nesliyiz. Yüzümüz batıya dönük. Hal böyle olunca
bu mitlere yapılan göndermeler, bize hiçbir anlam ifade etmiyor. Yine aynı
şekilde ortada sisteme dair bir eleştiri varsa bile geldiğimiz çağda, zamanında
en ateşli savunucularının bile artık anmak istemediği, yerinde yeller esen bir
sisteme karşı yapılan eleştirinin de haliyle hükmü yok. Bu açıdan baktığımızda
da korkarım çağı yakalayamamış bir romanla karşı karşıyayız.
"İyi de arkadaş, bu kitabın hiç mi
iyi yanı yok?" dediğinizi duyar gibiyim. Olmaz olur mu? Var tabi.
Örneğin kitabın sayfaları arasına bol
bol illüstrasyonlar yerleştirilmiş. Yevgeniy Migunov çizmiş. Çizgi romandan
ortalamanın biraz üstü kadar anlayan biri olarak, Migunov'un çizgilerni son
derece beğendiğimi söyleyebilirim.
Kitabın bana bir diğer katkısı da, en
başta da değindiğim gibi en sonunda Edirne Kitap Okur grubunun aylık
toplantılarından birine katılmama vesile olmasıydı. Kendi adıma çok güzel vakit
geçirdim. Başta Nebahat Hanım olmak üzere, Gökçe, Nilgün, Sibel ve Semra
Hanımlara çok teşekkür ederim.
Kitap İthaki Bilim Kurgu Klasikleri
Dizisinin genel şablonuna uygun hazırlanmış. Kapaktaki molekül resminin
ortasındaki orak votka sembolüne bayılmakla birlikte arka kapakta adı egçen ve Strugastki
kardeşlerin kendini en az Orwell, Huxley ve Dick kadar etkilediğini söyleyen
Jonathan Lethem'e ise acıdım. Yazık lan adama. Çevirmenin oldukça zorlandığını
tahmin ediyorum. Ama bence çok iyi iş çıkarmış. Özellikle Y.O.K.H.İ.Ç ve
K.E.D.İ. gibi kısaltmaları şekillendirmek kolay iş değil.
Okurken her ne kadar sıkılsam da, hafta
sonu güzel bir sohbete konu olduğu için zaman kaybı diyemeyeceğim ilginç bir
kitap olarak kitaplığımda yerini aldı. Nitekim herkes benim kadar şanslı
olmayabilir, siz yine de başlamadan önce bitirdikten sonra başınıza ne
geleceğinin hesabını iyi yapın.
Son olarak, ben işimden nefret ediyorum
diye pazartesi cumartesiden başlıyor diyordum ya, meğerse kitaptaki adamlar
mesleklerini çok sevdikleri için pazarı es geçip doğrudan pazartesiye
geçiyorlarmış. En çok bu zoruma gitti.
Ø Orijinal Adı: Понедельник
начинается с субботы
Ø Yayın tarihi: Ağustos 2016 (1. Baskı)
Ø Yazar: Arkadi ve Boris Strugatski
Ø Rusça'dan Çeviri: Hazal Yalın
Ø Ebat: 13.5 x 21 cm
Ø ISBN: 9786053754787
Ø Goodreads: 4.34
0 Yorumlar
Yorumlarınız bizim için önemli...