İstanbul Hatırası




 Eskiden beri esas öykünün yanına kattığı yan hikayelerinden tiksindiğim Ahmet Ümit'in bence son fiyaskosu. Asıl amaç İstanbul tarihi hakkında duymadığınız, bilmediğiniz bir şey öğrenmekse hiç çekinmeden alın. Ama derdiniz polisiye ise hiç bulaşmayın. Zira kurbanların arasında insanın gözünü çıkaracak kadar bariz bir bağı araştırmak yerine (ki bunu yapsa bu kitap 54. sayfada biterdi), avuçlarındaki sikkelerin peşine düşüp, müze müze gezip ipucu arayan bir komiser var bu kitapta. bu sebeple ccc behzat reis ccc.


-Leyla Hanım eski kocanız Sarayburnu'nda ölü bulundu.
-Olamaz. Bunu kim yapmış olabilir. Hem de İstanbul'un ilk kurulduğu yerde.

-Akşama Sepetçiler Kasrı'nda buluşalım.
-IV. Murat' ın 1852 de Mimar Necip Efendi'ye yaptırğı kasrı mı diyorsun. (isim ve tarih uydurma, diyalog gerçek) 

Gibi onlarca eğreti diyalog var.

Ha diyeceksiniz ki kardeşim madem beğenmedin ne diye okudum. Cevabım şudur ki ben Minyeli Abdullah'ı yarım bırakmaya kıyamadım sonuna kadar okudum. Hekimoğlu İsmail'e gösterdiğim sabrı Ahmet Ümit'e elbette göstereceğim. Yiğidi öldürüp hakkını yemeyelim; her ne kadar ana öykü ile alakasız sayfalar dolusu şey varsa da akıcı, duru, okuru yormayan bir anlatımı var.

Yorum Gönder

0 Yorumlar