İncir Kuşları - Sinan Akyüz

suada begiç hatiboviç
Kim bilir, şimdi ne kadar da güzeldir ölüm. Kahverengi toprakta huzur içinde uyumak, başının üzerinde hafifçe esen yelin kuru otlar arasında çıkardığı hışırtıyı dinleyip hoş seda bulmak… Ve her şeyden önemlisi içinde bulunduğu anı unutmak, hayatı ve bu hayatta yaşayan günahkar insanları bağışlamak…


Güzel Edirne'min güzel insanlarının bir araya gelerek kurduğu, yerel basının yakıştırdığı kısaltmayla E.K.O.G.'un Ekim ayı kitabı İncir Kuşları ile huzurdayım. Kasım ayı kitabının, benim kitabım olmasını hala saf duygularla umut ederken, kitabın yorumuna başlıyorum.

Kitabımız, 1992 yılında ve sonrasında, eski adıyla Yugoslayva'da yaşanan soykırım ve diğer katliamlar çerçevesinde, konservatuar eğitimi alan Boşnak Suada isimli kadının hayatını ve başından geçen, maalesef korkunç olayları konu alıyor. Açık konuşayım, kitap olsun, film olsun bu tarz içerikleri olan hiçbir yapıtı okumuyor, dinlemiyor, seyretmiyorum. Yapana da hayret ediyorum. Kendimi sıkmak, buhrana sokmak, kasıtlı olarak, bilerek üzmek anlamsız geliyor. Maksat yaşananlar hakkında bilgi edinmek, fikir sahibi olmaksa belgesel ya da haber programı, bilemedin otobiyografi gibi bir şeyi tercih etmek gerek diye düşünüyorum. Bence kitap (daha doğrusu tür olarak roman) dediğin şey insanı rahatlatmalı, zihni boşaltmalı; kitap insan güzel vakit geçirtecek bir şey olmalı.

Kitabın kapağına bakar bakmaz 45. baskı olması dikkatimi çekiyor. İster istemez beklenti büyüyor. Ancak okumaya başladıkça bunca baskının tek sebebinin insanların gerçekte yaşananlara gösterdiği ilgi olduğunu düşünüyorum. Kitabın ilk basıldığı dönemde çıkan haberlere, blog yazılarına, reklâmlara bakınca da insanların bu duygularının sömürülmesine yönelik pek çok yazı ile karşılaşıyorum.

Gerçekte yaşananların iğrençliği, acımasızlığı, korkunçluğu ve dayanılmazlığını bir kenara bırakıp (ki evet bu çok zor) kitaba sadece edebi bir eser olarak bakmaya çalıştığımızda maalesef elimizde bir şey kalmadığını görüyoruz. Zira kitap edebi anlamda kesinlikle facia… Dümdüz, basit bir anlatım var. Tarık ve Suada'nın birbirlerine hitap edişleri korkunç. İfeta Teyze'nin olaylara bakış açısı, tahminlerini aktarışı, haber sunan bir spiker kıvamında… Muhabbetin tıkandığı her yerde yazarı kurtaran tek şey Aişa'nın lezzetli pitaları… Haftanın yedi günü, günde üç öğün pita pişen bir ev…  Düzen kurgu, edebi anlatım, hiçbir şey yok. Teyze mutfaktan erik kompostosu almaya gidiyor, sofraya döndüğünde elinde şarap kadehi… Aliya İzzetbegoviç'in kaçırılması var ama akıbeti yok… Ne bir tasvir, ne bir betimleme... Daha da bir sürü eksik, kayıp parça. Belki daha çok daha fazla şey bulacaktım ama Suada'nın esir alınmasından sonra konu iyice berbat bir yere gidince, yüzümü buruşturmaktan anlatım tekniğine kendimi veremedim. Kısaca yazar, gerçekte yaşananların vahametinin arkasına saklanarak geniş bir okuyucu kitlesine ulaşmayı başarmış.

suada begiç

Bu arada araştırdığım kadarıyla gerçekte Suada Begiç diye bir piyanist yok. Farklı bir isim kullanılmıştır diyeceğim ama kitapta anlatılan Suada, geçmişinden utanmamayı öğrenmişti, bu nedenle gerçek ismini saklayacağını düşünmüyorum. Bunun dışında konu ile ilgili olan birinin bilmediği, gazete ya da haberlerden duymamış olabileceği ekstra bir detay içermiyor. Zaten en arkadaki kaynakçada verilen kitap ve film isimlerine baktığımızda, elimizde tuttuğumuz kitabın "derleme" bir kitap olduğu açıkça ortada. Umarım yapılan, "Bosna'da yaşananlardan ekmek çıkarma" çalışması değildir ve bu düşünce sadece benim terbiyesizliğimdir.

Alfa Yayınlarından çıkap kitap kapağı, doğal olarak Mostar Köprüsü ile bezenmiş. Kullanılan yeşil - turkuaz tonu beğendim. Bunun dışında içeriği itibarıyla okumakta gerçekten zorlandığım bir kitap oldu. Umarım benzer bir olay dünyanın hiçbir yerinde bir daha yaşanmaz ve kimse kitabını yazmaz.



Ø     Orijinal Adı: İncir Kuşları
Ø      Yayın tarihi: Ağustos 2017 (45. Baskı)
Ø      Yazar: Sinan Akyüz
Ø      Ebat: 13,5 x 19,5 cm
Ø      Sayfa: 328
Ø      ISBN: 9786051064390
Ø      Goodreads Puanı: 4.14


Yorum Gönder

11 Yorumlar

  1. Kitabı okudum çok acıdım onlara

    YanıtlaSil
  2. Gerçekten yürek birkan bir kitap

    YanıtlaSil
  3. Irkçılık bir hastalıktır üstün ulus din yoktur daima yaşasın halkların kardeşliği ulusçu ve dinci faşistlere inat tito yaşasaydı bunlar olmayacakti

    YanıtlaSil
  4. Katılıyorum, bir facia üzerinden ekmek davası çıkarılmış,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler. aynı fikirde olduğumuza sevindim.

      Sil
  5. Kardeşim kitabı övdüğü için başladım. Ama başlar başlamaz bu nasıl anlatım dedım. Yorumlara birebir katılıyorum. Okurken tamamen aynı yorumları yaptım..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.

      Sil
    2. Yorumlar değil, evet anlatım kötü yapay bir dil kullanmış. Ama derinden hissetmek için ona takılmadım. Seçilen konu beni sürükledi 😔

      Sil
  6. Cok dogru, tamamen yapay bir dille yazilmis.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler. Böyle düşünen tek kişi olmadığımı bilmek güzel.

      Sil
  7. Bence kitap çok güzel yazılmış kitapa yeni başlayan birisi sıkılmadan okuyabilir çok kitap okuyan kişiler de zevkle okuya bilir. Her seviyede ki insana hitap ediyor. Tarihi bilgisi zaten mükemmel. Bir elimde telefon bir elimde kitap bütün isimleri tek tek araştırıp bakıp bakıp küfürler ettim.

    YanıtlaSil

Yorumlarınız bizim için önemli...