The Witcher Kader Kılıcı - Andrzej Sapkowski - Andrzej Sapkowski

canavar, yüzüklerin efendisi, elfler
Bir Witcher’in hayatı kolay değildir. Yaptığı iş gereği boğazına kadar pisliğe batıp tüm şehri tehdit eden ölümcül canavarların peşine düşer, denizkızlarını ikna etmeye çalışır. Asıl meselenin ejderhayı öldürmek değil hazinesinin nasıl paylaşılacağı olan bir maceraya gönülsüzce katılmak, insanların mı yoksa kadim türlerin mi daha büyük canavarlar olduklarına karar vermek zorunda kalır. Sihirbazlar, prensler, canavarlar, derebeyleri, rahipler, ozanlar ve her türden canavar bu topraklarda yaşar, hayatta kalmak için savaşır, sever ve nefret eder. Hepsinin arasında ise Rivyalı Geralt tek başına yürür.

İlkinin üzerinden fazla zaman geçmeden ikincisi de çıkmış. Duyar duymaz Güneş’e haber verdim; al da okuruz diye ama geç kalmışım. Gerald’ın Edirne de ki en büyük hayranı olarak çoktan almış meğerse. Okur okumaz da bana getirdi; artık amaç kitaplarını benimle paylaşmak mı yoksa, hayranı olduğu Witcher serisinin daha geniş kitlelerce tanınmasını sağlamak mı onu bilmem. Tek bildiğim bu kez bana “hadi daha okumadın mı” diye soramadan iade ettim kitabını. Şimdi de yorumumu yazıyorum.

Yorum demişken, sanırım, bloggerlik kariyerimin sonlarına yaklaşıyorum. Nedendir bilmem ama artık okuduğum kitaplara yorum yazmak zül geliyor. Üç yılın sonunda tanıştığım birkaç güzel insan dışında, iki elin parmakları kadar geri dönüş alamamak hevesimi kırdı belki de. Mesela bu yorumdan itibaren Ilgın’ın resimlerini paylaşmaktan vazgeçiyorum. Uğraşmak içimden gelmiyor çünkü. Siz farkında değilsiniz ama o sevimli sıpanın buraya bir fotoğrafını koyacağım diye anamdan emdiğim süt burnumdan geliyor. İşe yarar tek kare fotoğraf çekebilmek, inanın şu yorumu yazmaktan daha çok zaman alıyor. Büyüdükçe kaprisi de artar oldu. Dondurma sözü almadan, kitabı eline almıyor zaten; alsa da hep şebeklik, hep şımarıklık.


The Witcher Kader Kılıcı - Andrzej Sapkowski

Bilmem fark ettiniz mi bu kez girizgâh, hem uzun, hem de içerikten alakasız oldu. Zira kitabın üzerine konuşulacak pek bir tarafını bulamadım. Adamın biri var, belli prensipleri dahilinde önüne geleni –genelde canavar olanları- doğruyor.

İlk kitabın aksine aksiyon dozu daha düşük. Geralt bu kez efsanevi canavarlarla değil de kendi iç dünyasıyla savaşıyor. Maceraların kimi yerlerinde bitmek tükenmek bilmeyen, sakız gibi uzatılan kimi sahnelerden içime fenalık geldi. (mesela şu an adını hatırlamadığım buçukluk, Geralt ve Dandelion’un bankada yaşadıkları)

Hayal gücü kuvvetli bir adam olmakla beraber, dövüş sahnelerinin anlatımlarını gözümde canlandırmakta gerçekten zorlandım. Witcher’in kolu nerde bitiyor, bacağı nereden nereye dönüyor, anlamaya çalışırken beynim sulandı. Başta Güneş olmak üzere hayranları beni dilediği kadar taşlayabilir ama bilgisayar oyunları olmasa, bu kitapların yüzüne bakan olacağını zannetmiyorum.


The Witcher Kader Kılıcı - Andrzej Sapkowski

Mutlu sonu dışında beni pek tatmin etmeyen bir kitap oldu. Kapak tasarımında anladığım kadarıyla Geralt’ın bilgisayar oyunlarındaki görüntüsü kullanılıyor. Ancak yurtdışı kapakları incelediğimizde, o kapaklardaki Geralt’ın tipi, benim gözümde canlanana daha çok benziyor.

Kapak demişken, arka kapakta yine yere göğe sığmayan yorumlar var ama siz yine de çok inanmayın derim. Güzel, hoş vakit geçirmek için sıkmayan, hızlı okunan bir eğlencelik ama daha fazlası değil. 


The Witcher Kader Kılıcı - Andrzej Sapkowski


Orijinal Adı: Miecz Przeznaczenia
Yayın tarihi: Mayıs 2017 (1. Baskı)
Almanca'dan Çeviri: Regaip Minareci
Ebat: 13,5 x 21 cm
Sayfa: 440
ISBN: 9786052991954
Goodreads Puanı: 4.40


Yorum Gönder

0 Yorumlar