Bu kitap bir
çocuk kitabı olmasına rağmen, yazdığım ya da bir şekilde dahil olduğum diğer
kitaplardan daha zorlu, sıkıntılı ve sancılı bir süreçten geçti. Hoş hala da
geçiyor. Hatta şu satırları yazarken bile “Üff nereden bulaştım bu işe?” diye
soruyorum kendime. (Gerçi cevabı biliyorum ama burada ismini verip aslanların
önüne atmak istemiyorum.)
Sırf
yazımının başlangıcından bugüne kadar olan süreç bile başlı başına “yazar olmak
isteyenlere tavsiyeler” niteliğinde. Eğer ileride bir gün birilerine tavsiyeler
verecek seviyede biri olursam hep bu kitabın yazım/basım sürecinden örnekler
vereceğim.
Hepsi bu da
değil; işbu kitap ilk kitabım Yanlış Adam ile birlikte sekteye uğrayan
eleştirmenlik hayatımın tabutuna çakılan ikinci ve nihai çivi oldu. Geçmişte
türlü hataları sebebi ile yerdiğim, alay ettiğim, dalga geçtiğim tüm
yazarlardan özür dilerim. Bir kitabın yazarının elinde olmayan ya da kontrolü
dışında gelişen, müdahale edemediği, etmek için çok geç kaldığı onlarca şey
varmış meğerse.
Neyse gelelim
kitaba. Karnesindeki düşük notlar nedeni ile babası Ilgın’ı beş yıldızlı bir
otel yerine babaannesi ve dedesinin yanına yolluyor. Ilgın bir köşede
sıkıntıdan patlamayı beklerken yeni arkadaşı Mine sayesinde gizemlerle dolu bir
dünyadan içeri adım atıyor. Ardından bu yaramaz ikilinin balına gelmeyen
kalmıyor.
Karakterin
adı Ilgın dedim ya; sanmayın kendi kızımın hayatını kitaba döktüm. Kendisi her
ne kadar “Baba beni yazmışsın” diye sitem etse de kitaptaki kızın benim kızımla
ilgisi yok. Bir kere benim kızımın bütün dersleri “Çok İyi” (sanırım artık
Pekiyi yerine bu var) Hem sonra benim kızım kitaptaki Ilgın gibi gecenin bir
yarısı Mine’nin peşinden evden kaçıp hayalet peşine gitmez. Yani sanırım
gitmez, gitmemeli. Gitmezsin di mi kızım? Yoksa? Hişşt, kime diyorum? Ilgın...
Nereden temin edebilirim diye merak ediyorsanız resmin üzerine tıklayabilirsiniz.
0 Yorumlar
Yorumlarınız bizim için önemli...