Bütün hayvanlar eşittir. Ama bazıları öbürlerinden daha eşittir...
Turuncu
arkadaşım Burcu sayesinde Bin Dokuz Yüz Seksen Dört'ü
okuduğumdan beri (Burcu'nun bana okuttuğu bir diğer kitap
Yüzyıllık Yalnızlık'tır, bir teşekkür de onun için) Hayvan
Çiftliği'ni de okumayı düşünüyordum. Yanılmıyorsam çizgi
filmini seyretmiştim daha önce. Bir de sağda solda sık sık
değinilmesinden olsa gerek, bölük pörçük aklımda bir şeyler
vardı.
Hikaye
bu ya, çiftçinin zulmüne isyan eden hayvanlar, yönetimi ele
geçiriyor ve kendilerine başkan olarak domuzları seçiyor. Aslında
seçmek demek de pek doğru değil. Domuzlar başkan oluyor. Ancak
gel gelelim hayvanlar eskisinden çok daha ağır koşullarda
yaşamaya başlıyor. Domuzlar, hayvanların nefret ettikleri
insanlardan çok daha zalim bir yönetici olup çıkmışlardır.
İnsan üretmeden tüketen tek yaratıktır. Süt vermezi yumurta yumurtlamaz, sabanı çekecek gücü yoktur, tavşan yakalayacak kadar hızlı koşamaz. Gene de tüm hayvanların efendisidir.
Kitap
rahatlıkla ortaokul seviyesindeki çocuklara “güç zehirlenmesi”
dersi olarak okutulabilir. Zira kapağı, sayfaların arasına
çizimlerin yerleştirilmesi, karakterlerin hayvanlardan oluşması,
anlatımın sadeliği ve hatta “Bir peri masalı” alt başlığı
ile ortam buna müsait. Ancak alt metinlerle korkunç bir eleştiri
var. Hayali düşmanlar, ben öyle demedim, böyle dedimler,
ağlayarak açıklama yapan yardımcılar, kim ne derse desin aynı
nakaratı tekrarlayan şakşakçılar... Hepsi çok tanıdık. Tüm
bunların yaşandığı bir ülke biliyorum; adı dilimin ucunda ama
bir türlü çıkaramıyorum, hatırlayınca burayı düzenlerim. Bu
hali ile kitabın 1943'de yazıldığına inanmak güç. Bu kadar mı
güncel ve gerçekçi olur. Eğer söylendiği gibi Stalin eleştirisi
ise, neden insanlık hiç ders almıyor. Dönüp dönüp aynı
şeyleri bir daha yaşıyoruz. Anlamak mümkün değil.
Kuşkusuz, şimdilik, tayınları yeniden ayarlamak zorunda kalmışlardı. (Squealer, hiçbir zaman “kısıntı” sözcüğünü kullanmıyor, “yeniden ayarlama” demeyi yeğliyordu.
Kitabın
başında yazar ve çevirmenin kısa özgeçmişleri var. Bunu
seviyorum. Kitabı kaliteli gösteriyor. Özgeçmişlerin ardından
çevirmen Celâl Üster'in uzun, aynı zamanda iddialı bir giriş
yazısı var. Hatta çevirmen İnkılap Yayınları'nın çevirisi
için eleştirmeye değer dahi bulmamış. Lakin kendisi de “korkuya
kapılmak” yerine “ürküye kapılmak” gibi ürkünç bir tabir
kullanmasının yanı sıra bir cümleyi de şöyle kurmuş
“Banknotlar sahte çıkmıştı! Frederick keresteleri anafordan
almıştı.” Anafordan almak deyimini bilen varsa bana da söylesin.
Edebimle özür dilemeye hazırım.
Kitabın
kapağı dediğim gibi sanki yaşı küçük bir kitle için
hazırlanmış izlenimini uyandırıyor. Bunun dışında iç
kapaklar, baskı, her şey şahane. Sadece sayfalar arasındaki
çizimlerin sahibi belirtilmemiş; bence bu büyük eksiklik. Bunun
dışında, 150 sayfadan ibaret mükemmelliği ve sadeliği ile bir
kaç saat içinde okunabilecek harika bir eser.
Kitabının
özeti, kitabı nasıl, iyi midir, okumalı mıyım, tavsiye, öneri,
indir, konusu ne, kim yazmış çok satanlar mutlaka oku kim yazdı
kitap roman, hayvan çiftliği, george orwell, sosyalizm, stalin,
kitabını indir, kitabını oku, kitabının özeti, pdf,
0 Yorumlar
Yorumlarınız bizim için önemli...