“İyi veya vahşi ulus diye bir şey yoktur.
Vahşet bazı insanların içinde gizlidir. Ayrıca insanlık ve adalet için savaş
olmaz. Savaşlar büyük oranla halkın değil, egemen sınıfların menfaatlerinin
korunması için yapılır.”
Fi tarihinde gazete
ilavesi olarak alıp kenara kaldırdığım, en nihayetinde okuyabildiğim bir
araştırma kitabı. Kitap demek doğru mu çok emin değilim. Büyük ihtimalle 1931
yılında hazırlanmış akademik bir çalışma. Zira özet, içindekiler, sonsöz vs.
kısımları ile standart tez yönetmeliğine gayet uygun.
Kitabın en önemli
özelliği, İstanbul'un fethine surların içinden bir bakış açısıyla yazılması.
Fethedilme sürecine kadar olan zamanda, Konstantinopolis'deki dini, siyasi,
ekonomik alanlardaki çöküntülerinin düşme sürecini hızlandırdığından, dahası
kaçınılmaz hale getirdiğini öne sürüyor. Hatta öyle ki; bunalan halkın ve
dinini özgürce yaşayamamaktan korkan (mallarının elinde alınma korkusu da var
tabi) kilisenin Latinlerin eline geçmektense Türklerin boyunduruğu altına
girmeyi tercih ettiklerini kendince kanıtlamaya çalışıyor. Tabiri caizse
aslında Bizanslılar fethe çok sevindiler demeye getiriyor.
Aydınlatmaya çalıştığı,
bir diğer soru da İstanbul Fatih tarafından mı fethedildi, yoksa Ayrılıkçılar
tarafından teslim mi edildi? En sonda bu soruyu yarısını Fatih fethetti,
yarısını Ayrılıkçılar teslim etti olarak yanıtlıyor.
Genel olarak
bakıldığında gayet tarafsız bir gözle yazıldığını söyleyebilirim. Mesela Yunan
bir tarihçinin varsayımları, Evliya Çelebi'nin aktarımlarıyla boşa çıkarılmış.
Fatih'in zaferinin abartılması ve yukarıda bahsettiğim fetih/teslim çatışması
dışında pek çok yerde Fatih'in başyazmanı Kritovulos'un yazdıkları temel
alınmış. Ayrıca pek çok yerde
bahsedilen, katliam, talan, yağma hikayelerinin bizzat Yunan tarihçiler
tarafından abartıldığından bahsediyor.
Yine de, biz bu kadar
zor durumda olmasaydık, ayrılıkçılar İmparator'u satmasaydı, Fatih İstanbul'u
fethedemezdi subliminal mesajı verilmiş. Fakat daha çok, kendinden sonrakilere
geçmişte yapılan hataları göstermek amacı güdüldüğünü düşünüyorum.
Yazara katılmayanlar
olacaktır muhakkak. Ben bu konu hakkında bu kadar az donanım sahibiyken haklı
haksız diye yorum yapmama taraftarıyım. Ama detaylı bir araştırma. Adama haksız
diyenlerin Kara Murat filmlerinden çok daha detaylı verilerle gelmesi gerek.
Alkım yayınlarının
bastığı kitap eşantiyon olmasına rağmen çok kaliteli. Kullanılan kağıt o kadar
kalın ki, 94 sayfa kitap neredeyse 150 sayfalık kitaba eşit. Resim olarak
muhtemelen savaşı tasvir eden bir tabloyu kullanmışlar. Ama nedense sol tarafta
bulunan etiketleri resimden temizlememişler.
0 Yorumlar
Yorumlarınız bizim için önemli...