Aşkı nasıl hayal ederdin? Ah, çok basit. Son derece sade ve sağlıklı. Sanırım hiç de şeytani ve romantik sayılamayacak şeylerle karşılaştırırdım aşkı. Her gün açlığımızı giderdiğimiz o kutsal, doyuran ekmekle; her gün evimizi açtığımız temiz havayla. Sonuç olarak her şeyi borçlu olduğumuz, ama haklarında pek öyle tumturaklı laflar etmediğimiz en önemli, en doğal, en güzel şeylerle…
Edirne Kitap Okur Grubu olarak bu ay bir yerine kısa kısa iki kitap
okumaya karar verdik. Bunlardan biri şu an elimde tuttuğum Lou Andreas-Salome’nin
yazdığı Feniçka.
Aslı adı Fiona İvanovna Betyagin olan ama dostlarının hitap ettiği
şekliyle Fenya ya da Feniçka, Rusya’da doğmuş, Avrupa’da uzun ve meşakkatli bir
eğitim hayatı görmüş, özgür ruhlu, genç bir kadındır. Öğrenim hayatı boyunca, kadın
olması nedeni ile gördüğü önyargılara aldırmadan yaşamaya alışmıştır. Yıllar sonra
ülkesine dönmüş ve kendine yıllardır hayal ettiği hayatı kurmaya başlamıştır. Dar
görüşlü ve tutucu insanlar arasında doğruluğuna inandığı yaşam tarzını
sürdürmeye ve kadınlık gururunu korumak için çaba harcarken, Paris’ten
tanıştığı eski dostu Max Werner onu ziyarete gelir.
Werner’in ziyaretinden sonra roman, her şeyiyle tıpkı bir Rus klasiğine
bürünüyor. Bitmek bilmeyen, uzun misafirlikler, ziyaretler, kalabalık yemekler,
yemek sonrası toplantıları ve tüm bunların ortasına Fenya ve Max’in bitmek
bilmeyen felsefi tartışmaları… Çoğu yerde sıkılmakla birlikte; şu cümleyi
anlamaya çalışırken beynimde birkaç milyon hücre çırpınarak can verdi; “Kendi
düş gücü ona bir oyun mu oynuyordu, yoksa Fenya öylesine iffetli görünmek
istemesine rağmen gizemli bir biçimde kendisini ele veren ateşli renklerle
tuhaf bir esrime yaratan çiçeklerle sarmalanmış bir geç Raphael dönemi
figürünün stilize edilmiş sadeliğini, ruhsallığını ve inceliğini mi
hatırlatıyordu?” Çevirmenin üstün yeteneğini bir tarafa koyuyorum ama yüzümün
sol tarafına felç geldi. Böyle bir cümle olabilir mi ya?
İşbu felsefik, sosyo-kültürel ve kadının toplum düzenindeki yeri
üzerine yapılan seviyeli tartışmalarının nedensiz bir şekilde gerilmesi ile tarafları
birden ateş basmasını, doktorasını
yaparken feministliğin kitabını yazmış Fenya’nın liseli bir kız gibi olur olmaz
her şeye küsmesini, yine Fenya’nın Max’i evine istediği gibi davet edebiliyor,
yanında her yere gidebiliyorken, sevgilisi ile bu kadar gizli bir aşk
yaşamasını, kitabın tamamında karakterin ismi Fenya diye geçerken, kitabın
adının Feniçka olması anlam veremediğim şeyler.
İş Bankası Kültür Yayınlarından çıkan kitabın kapağında anladığım
kadarıyla Feniçka değil (sayfa 32’de açıkça tasvir edilmiş oysa) yazarın
kendisi resmedilmiş. Kendi adıma çok tatmin edici, huzur verici bir kitap
olmadı ama elbette pek çok beğenen çıkacaktır.
Ø Orijinal Adı: Fenitschka
Ø Yayın tarihi: Eylül 2017 (4. Baskı)
Ø Yazar: Lou Andreas-Salomé
Ø Almanca'dan Çeviren: İlknur İgan
Ø Ebat: 12,5 x 20,5 cm
Ø Sayfa: 80
Ø ISBN: 9786053327837
Ø Goodreads Puanı: 3.81
0 Yorumlar
Yorumlarınız bizim için önemli...