Elfabe

Türkçe
384 s.  2. Hamur Ciltsiz
13 x 21 cm 
İstanbul, 2014
   "Bazen kader oyun oynar seven kullara dostum
    Bazen umulmadık şeyler gelir başlara

    İsyan etme dostum

   İsyan etme sen bu olanlara

   Seninde alnına bunlar yazılmış dostum

   Benimde benimde alnıma bunlar yazılmış"

Evet arkadaşlar, bloğumun iflah olmaz takipçileri, asil Romalılar... 2015 yılının ilk kitap eleştirisi ile karşınızdayım. Daha önce de bir kitapta hafifçe değinmiştim; pek öyle böbürlenerek anlatabileceğim, evinimler, devinimler, sosyalist, pragmatist eleştirilerle dolu bir ergenliğim olmadı. Bildiğin dümdüz, yukardaki dizelerin sahibi Alişan'ı dinleyen, şarkılarına bağıra bağıra eşlik eden bir delikanlıydım. (Eyy hayat, nerden nereye) Şimdi neden bunu anlatıyorum; bir gün kızım aklı erip de sorarsa, nasıl ki o gün Alişan dinlememi akıl, mantık ve güncel beğeniler düzleminde bir çerçeve içinde anlatamayacaksam, bu kitabı okumamın da geçerli bir mazereti yok. Ancak, an itibari ile sevgili Alişan'ın dizlerinde geçen "bazen umulmadık şeyler gelir başlara" mısrası sanırım tam bu durumu ifade etmek için yazılmış. 

Kitap, oldukça detaylı bir önsözle açılıyor. El ve yüz okumanın tarihçesi, neden bir ilim olarak kabul edilmesi gerektiği, kadim medeniyetlerdeki yeri vs. anlatılıyor. Son zamanlarda tadı kaçan ve içi iyice boşalan "bunu aslında müslümanlar bulmuştu" kalıbını saymazsak, gayet bilgilendirici, dahası ve en önemlisi bilinçlendirici kısım burası. Okuyanlar, lütfen bu kısımda satır aralarında bahsedilen "bunu evde tek başınıza denemeyin, biz profesyoneliz" detayını kaçırmayın. 

Sonraki sayfalara gelindiğinde, kitap el, parmak, avuç içi çizgileri resimleri ile desteklenmiş. El ve parmaklar özelliklerine göre kategorilendirilmiş, ve ellerimizin şekillerinin karakterimize nasıl yansıtıldığı anlatılmış. Ancak ben bu noktada, çizim yerine olabildiğince gerçek el resimlerinin kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Zira ufak bir deneme yapmaya kalkınca, kendi elimin, tam orantılı mı, geniş mi, büyük mü (geniş ile büyük arasında ne fark var) ya da parmaklarıma göre sivri mi yoksa konik mi olduğuna karar veremedim. Bu açıdan düşündüğümde, kitabın her satırı ezberlense bile zannımca tek başına yeterli değil. Yardımcı kaynaklar, eğitim videoları ya da bizzat yazarın vereceği seminerler gibi uygulamalarla desteklenmeli. Ama niyetiniz bu ilmi! öğrenmek değil de, iki üç detay öğrenip kahve falı bakanlar gibi sallamaksa siz bilirsiniz, gerek yok. 

Eğer, yardımcı kaynaklarla desteklemezseniz ne olur? Facia olur, gazetelere üçüncü sayfa haberi olur. Misal, karımın elini okumaya kalkıp, ellerini "dar el" olarak kategorilendirince bir de ne göreyim? Dar elliler aldatmaya meyilli değil miymiş. Katil olmama ramak kalmışken sağduyum hakim geldi bereket. Lakin kendimi tutamayıp, "keşke bu kitabı evlenmeden önce okusaymışım" diye söyleniverince bu kez karım katil olmaya yaklaştı. Neyse... Bir aile faciasının eşiğinden döndük. 

Hayat Yayınlarından çıkan kitap, 384 sayfa. Kapağını sade ve güzel, ismini ise orjinal buldum. Sağlam bir araştırmaya dayandığı belli, ancak tekrar ediyorum -şayet bu işin bir bilim olduğunu kabul edeceksek-  üzerinde uzun zaman harcanması gereken bir ders kitabı gibi. Eğer niyetiniz bu işi öğrenmekse, uzun uzun çalışmak, kafa yormak, emek vermek zorundasınız. Aksi takdirde kalp kırabilir, sevdiklerinizi boşu boşuna üzebilir, adınızı falcıya çıkarabilirsiniz...

Not: Bakmayın takıldığıma, hayranlığım o zamanlar gibi değilse de Alişan'ı bugünün kırk tane popçusuna değişmem.

Kitabının özeti, kitabı nasıl, iyi midir, okumalı mıyım, tavsiye, öneri, indir, konusu ne, kim yazmış çok satanlar mutlaka oku kim yazdı elfabe el falı nasıl bakılır kitap roman



Yorum Gönder

0 Yorumlar