Daha önce de söylemiştim , artık bir kitaplığım yok. Okumadığım kitapların tümü konsolun içinde üst üste istiflenmiş bir vaziyette duruyor. Okuduklarımı da üst kata, kayınpederlerin dairesine çıkarıyorum. Hal böyle olunca okumak için kitap seçmekten ziyade elime denk geleni okumaya çalışıyorum. Bu nedenle de kitap okuma hızım ciddi oranda azaldı. Bunu size niye mi anlatıyorum? Başlığa bakıp da “Küçük Lord da ne amk” demeyin diye. Bu kitabı yıllar önce, çok küçükken okuduğumu hayal meyal hatırlıyorum. Hatta çizgi roman versiyonunu oku…
Eski kitapları okumayı çok seviyorum. O zamanki yaşam, yazar ya da çevirmenin Türkçe'yi kullanışı hoşuma gidiyor. Elimde, ilk baskısı 1967 yılında yapılmış olan bu kitabın 1974 tarihli üçüncü baskısı (bir sayfası eksik ) var. İnanılmaz güzel. Fakir Baykurt adını ilk kez duyduğum (sanırım o da benim ayıbım), sonradan öğrendiklerime göre köy enstitüsü mezunu, tabiri cazise bu toprağın oğlu bir yazar. Şimdiye kadar ilk kez karşılaştığım anlatım tekniğine ise hayran kaldım. Kitapta, alışılmışın dışında olayları dışardan bir kişi yada kara…
Sosyal Medya