Birçoğu gerçekten ne olduğunu hiç anlamadı… Anlayanlar da anlamayanlar da bu toplumsal şizofreninin kurbanı oldu. Kimi öldü, kimi katil oldu, kimi hapislerde işkence gördü; kimi tahsilinden, kimi ekmeğinden, kimi sevdiğinden ama herkes umutlarından oldu… Herkes iyiyi, doğruyu yaptığını düşündü, oysa herken kurbandı.
Bir 12 Eylül Romanı
E.K.O ile okuduğum 7. ve eğer bir değişiklik olmazsa sezon faili kitabımız.
Yaz dönemi nedeni ile toplantılara (kitap okumaya değil) bir süreliğine ara
vermeyi planlıyoruz. Edirne Kitap Okur ile birlikte okuduğum diğer kitaplar
için buraya bakabilirsiniz.
Kitap, grubumuz üyelerinden Sn. Fatih Altun'un bir arkadaşı olan Serra
Menekay tarafından yazılmış. Kocası tarafından iftiraya uğrayarak hapse düşen
Dürdane ve iftirayı atan eski solcu kocası Mehmet'in ağzından aktarılan iki
ayrı öykü var. "Dürdane'nin Öyküsü" bize, erkek egemen bir toplumda,
zina gibi bir iftiraya uğramış bir kadının ayakta kalma, kendini temize çıkarma
ve çocuklarına kavuşma mücadelesini anlatırken, diğer öyküde baba mirası olan
devrimciliğin peşinde bir ömür çürütüp, hiçbir şey kazanamayıp aksine her
şeyini kaybeden bir adamı anlatan "Mehmet'in Öyküsü" 12 Eylül
Dönemi'ne dair bilgilerimizi gözden geçiriyoruz.
İğne Oyası her ne kadar "Bir 12 Eylül Romanı" alt başlığı ile
çıkmışsa da bence ve burada zikredemeyeceğim bazı nedenlerden ötürü bir dönem
romanı değil. (Maalesef spoiler vermeden bunu açıklamanın imkânı yok. Bu yüzden
iyiki grup ile birlikte okumuşum diyorum. Kitabı okuyan 8-10 kişinin arasında
içimi rahatça dökebileceğim) Ama yine de hafifçe bahsetmek gerekirse; evvela
Mehmet'in öyküsünün günlük gibi kurgulanması dolayısıyla olsa gerek düz bir
anlatıma ve doğası gereği diğerlerine çok fazla benzeyen bir kurguya sahip. Bu nedenle
dönem ile yakından ilgilenen birine bir şey vermekten, alakası olmayan birinin
ilgisini çekmekten uzak. Bence Dürdane'nin Öyküsü yanında sönük kalmış. Öte yandan,
anladığım kadarıyla ana yemek olan Mehmet'in Öyküsüne sos olarak tasarlanan
Dürdane'nin Öyküsü, diğer öykünün hiç varmaması gereken bir noktaya gelmesi ile
birlikte asıl hikâye konumuna geçmiş. Keşke Dürdane'nin Öyküsü biraz daha
uzatılsa, derinleştirilse idi.
Yine yukarıda bahsettiğim (ya da bahsedemediğim) sebepten ötürü, Mehmet
ve öyküsü ile ilgili tüm boşluklar, hatalar, gariplikler, yanlışlıklar hakkında
tuttuğum notlar ve Mehmet'e hazırladığım laflar çöp oldu gitti. Oysa ne kadar
da bilenmiştim Mehmet'e; ağız dolusu sövecekken, şimdi susup kalmak zorundayım.
Tüm dönem kitaplarından çıkarabildiğim kadarıyla, ben doğmadan önceki,
çocukluğumdaki ve şimdiki dönemler arasında aslında pek bir fark yok. Sanki ülke
ülke değil , emperyalist güçlerin dönme dolabına binmiş küçük bir çocukmuş
gibi. Yaklaşık 20-30 yılda bir dön Allah dön, aynı şeyler yaşanıp duruyor. Özal
dönemi anlatılırken, lüks tüketim mallarının ithalatının çığırından çıkması,
halkın tüketim çılgınlığına alışması, har vurup harman savurması, televizyon
dizileri ve sinema filmlerinin kalitesizliği, Türkiye'nin kendi kendine
yetebilen bir ülke olmasının sonunun gelmesi, kurufasülyenin bile ithal
edilmesi, basına sansür uygulanması, TRT'nin tek taraflı yayın yapması ve daha
niceleri. Bir an yazarın günümüz yönetimine laf soktuğunu düşünemeye başladım. Ha
bir de Tarzan çizgi romanının yasaklanması mevzuu var, ilk kez duydum. Ancak bir
çizgi roman sever olarak gerekli yerlere haber saldım. Konunun takipçisi
olacağım, detaylar gelir gelmez nedeni nasılı hakkında hemen bu cümlenin altına
bir paragraf açıp bilgilendirme yapacağım.
Alibi Yayıncılıktan çıkan kitabın sade, hoş ve içeriği tam anlamıyla
yansıtan bir kapağı var; beğendim. Bir iki kelime hatasını saymazsak, güzel ve
kaliteli bir baskı olmuş. 12 Eylül dönemini takip edenlerin ilgisini
çekebileceğini düşünüyorum. Ancak konuya olan hakimiyetiniz nezdinde tatmin ediciliği
düşebilir, bilginize. İyi okumalar…
Orijinal Adı: İğne Oyası: Bir 12 Eylül Romanı
Yayın tarihi: Nisan 2017 (1. Baskı)
Yazar: Serra Menekay
Ebat: 13,5 x 19,5 cm
Sayfa: 272
ISBN: 9786058271937
Goodreads Puanı: 4.00
0 Comments
Yorumlarınız bizim için önemli...