“Eğer bir Tanrı varsa, yüreğinde benim gibi bir günahkâra merhamet edebilmek için bir neden bulabilsin ve sonra beni sadece bir anlık yalnızlıkla kutsasın diye dua ettim”Sonunda bitti. Size yalan gelir, bu seri bitmeden ölürüm diye korkuyordum. 1812’de başlayan maceramız, hayırlısıyla bitti.
Aslında anlatmak, bahsetmek
istediğim çok şey var. Bu seriyi okuyan biriyle saatlerce muhabbet edebilirim. Ancak
burada dilimi tutmak zorundayım. Olur da bir gün okursanız tadını kaçırmak
istemiyorum.
Kısa bir özet geçersek ilk kitapta
1812’de Fransa-Rus savaşında kahramanlarımız yardım için Rusya’ya Oniki kişi
davet etmişlerdi. Afedersiniz, kendileri vurdalak. Neyse ki din, iman, doymak nedir bilmeyen bu
yaratıklara savaş açan, Çarlığı elinde bulunduran Romanov hanedanını korumakla
görevli Albay Aleksey İvanoviç Danilov bunların hakkından gelmişti. Ancak her
zaman kendine bir kaçış yolu bulan Yuda, hem Danilovların, hem de Romanovların
başına bela olmaya devam etmişti. Etmişti etmesine ama üçüncü kitap Çarın Laneti’nde (bu
kitabı Üçüncü Şube gibi o kadar güzel bir ismi varken Çarın Laneti diye adlandırana
da ayrıca saygılar) tanıdığımız Aleksey’in Dominikiya’da olan kızı Tamara ve
dördüncü kitap Halkın İradesi’nde tanıştığımız Tamara’nın oğlu, aynı zamanda
Ramanov kanından Mihail Konstantinoviç Danilov, Albay Aleksey’in şanına
yakıştıklarını ispatladılar. Ailenin yüz karası tek isim Dimitriy Aleksiyeviç Danilov’du.
Son Ayin’de de karşımızda bir
önceki kitapta genç bir subay olan ve dedesinin ve annesi Tamara’nın hayallerini
gerçekleştiren Mihail var. Var ama yıllar acımasız. Mihail artık 60’ına
merdiven dayamış, kalp hastası bir adam. Kendini siyasete vermiş ve yıl 1917.
Birinci dünya savaşının son zamanları. Rusya bir yandan savaşla uğraşırken, bir
yandan da Bolşevik ihtilali ile uğraşıyor. Mihail ve üvey dayısı şerefsiz Dimitriy
(İkinci kitaptan beri gıcığım ben bu herife. Danilov’ların en irisi ama en
haysiyetsizi) ile birlikte Rusya için en iyisini yapmaya çalışıyorlar. Bir de
vampirler Rusya’da toplanmış öldüğü söylenen Zimeyeviç’i geri getirmeye
çalışıyorlar.
Kitap ilk dört kitap gibi güzel. Ancak,
diğerleri ile aynı sayfa sayısında olsun diye sanki biraz uzatılmış gibi. İlk kısımlar
biraz sıkarken sonradan iyice hızlanıyor. Son bölüm ise enfes. Her ne kadar
Aleksiyeviç’e nazaran ezik ve zayıf olduğunu düşünsem de Mihail, soyunun en
akıllısı. Ayrıca son satırlarda dedesine selam durarak bu maceranın en iyisinin kim
olduğunu hepimize gösterecek kadar iyi niyetli.
Her kitapta olduğu gibi bunda da
kahramanlar yürüyor da yürüyor. Ve her sokağı, her kaldırım taşını anlatıyor.
Az biraz zorlasam Petersburg’da dolaşabilirim gibi geliyor. O kadar detaylı bir şehir anlatımı var. Ayrıca haddinden
fazla iç mekan, labirent, gizli geçit tasviri var. Anlamakta zorlandığım
zamanlar oldu. Bir de bu zamana kadar olanlar daha gerçekçi bir zemindeyken,
son kitapta Mihail'in başına gelenler inanması daha güç, daha mistik, daha
fantastik olmuş. Ha derseniz ki “vampirler gerçekti de, Mihail’in iç sesi mi
masalsı?” Siz de haklısınız.
Gelelim kapağa. Keşke gelmesek ama
olmuyor işte. Hatta keşke kapaksız çıkaydı da gözlerim şu rezilliği görmeyeydi.
Bir sayfayı buna ayırabilirim ama kendimi tutamayıp yargılanmama neden olabilecek
bir şey yazabilirim. Can Yayınları’na nedenini sordum, cevap vermeye tenezzül
bile etmediler. Sadece şunu söyleyeyim, tamam Avrupa standartlarında bir şey
beklemiyorum. Çapınız belli. Lakin son kitabın kapağının sırtını ilk dört
kitapla aynı renk yapmak için Avrupai, titiz, kültürlü, yetenekli, çok zeki
olmaya gerek yok. Tuvalet eğitimini almaya yetecek kadar zekâsı olan herhangi
biri bunu becerebilir. Lütfen bakar mısınız olmuş mu, güzel durmuş mu?
Buyurun, alttaki orijinallere bakın. Tablo gibi, kusursuz. Buradan
eğer bir gün bitirebilirsem kapağımı tasarlayacak büyüğüme sesleniyorum, ( Bu
arada kitabımı Can Yayınlarının basmamasını sanırım garantiledim) böyle bir şey
istiyorum. Ancak yine de Can Yayınları’na teşekkürü borç bilirim. Bu seriyi
ölmeden önce bir daha okumak istediklerim arasına kaldırmıştım. Ancak
sayelerinde bu hedefi orijinallerinden okuyabilmek olarak değiştirdim ve
kendimi İngilizce öğrenmeye adadım. Bir daha da kolay kolay çıkardıkları bir
kitabı alacağımı zannetmiyorum.
Kitabının özeti,
kitabı nasıl, iyi midir, okumalı mıyım, tavsiye, öneri, indir, konusu ne, kim
yazmış çok satanlar mutlaka oku kim yazdı kitap roman vampirler, vurdalak.
Jasper Kent, Rusya, rus kızı, Can Yayınları, pdf oku, pdf indir
1 Yorumlar
Bir günde soluksuz okudum ve bitti.Kapak konusundaki yorumunuza katılıyorum bende de bu kitap kitaplıkta çok sırıttı.
YanıtlaSilYorumlarınız bizim için önemli...