Bay Pipo

Bir MİT Görevlisinin Sıra Dışı Yaşamı: Hiram Abas

Soner Yalçın/Doğan Yurdakul


"Bu kitapta anlatılanlar tümüyle gerçektir... Adı geçenler gerçek kişilerdir... Olaylar, tanıkların ağzından aktarılmıştır... İşte MİT'in gizli tarihi..."


Soner Yalçın ve Doğan Yurdakul'un araştırmalarının derlendiği kitap, Selçuk Yöndem'in canlandırdığı ve Kurtlar Vadisi hayranlarının Arslan Bey olarak tanıdıkları eski MİT müsteşarı Hiram Abbas'ın hayat hikayesi ekseninden, kan ve irin bağlamış yakın Türk siyasi tarihinin menfaat dolu çarpık ilişkilerini anlatıyor. En tiksindirici olan ise tüm bu bokları yiyenlerin "ben ne yaptıysam ülkem için yaptım" kisvesi altında kendi politik ve maddi çıkarlarına kılıf uydurması, dahası birilerinin de buna inanması. Günümüze bakınca aslında tarihimizde çokta değişen bir şey olmadığını görüyorsunuz. Ucuz provokasyonlar, tahmin edilebilir ve aslında önlenebilir cinayetler, sömürü, insanların dini ve milli duygularını istismar, hatta 1950 den bugüne çoğu oyuncular bile hala tanıdık. Göründüğü kadarıyla zaman zaman düzen değişse de düzülen hep aynı... Sadece eskiden kendi tarafındaki liderler (daha geniş bir ifadeyle unsurlar da diyebiliriz sanırım) at koştururken yapılan haksızlıkları umursamayan -sözümona- aydınlar, gazeteciler, insan hakları savunucuları, günümüzde insiyatif başkasının eline geçip sopa kendi kafalarına indiği için bu kadar rahatsızlar...

Kitapta MİT'in yıllarca ülkemizi komünizm belasından! korumak adına örgütlediği legal ve -çokçası- illegal faaliyetlerin dökümü yer, isim, belge verilerek yapılmış. Bahse konu eylemlerin gerçekte kim tarafından, ne için yapıldığı o kadar karışmış ki eylemleri gerçekleştirenlerin bile kimin tarafında oldukları hakkında bir fikri olduğunu zannetmiyorum.  Zaten yazarlarda sık sık bunu vurgulamakta. En yüzeysel yorumumla "İşte bunlar hep Amerika'nın oyunu"... Aşağıdaki alıntı oyunun ne kadar büyük olduğunu anlatmakta. Öte yandan da acaba bu adamlara ne içiriyorlar diye de sormadan edemiyorum.

"Ancak her örgütte olduğu gibi, Dev-Sol'un da her kademesine istihbarat örgütlerinin elemanları sızmaktadır. Örneğin 22 Kasım 1992 tarihinde, İzmir DGM'de yargılanan, 8 yıl cezaevinde yatmış, Dev-Solcu Ahmet Yücekaya mahkemeye MİT ajanı olduğunu itiraf eden 9 sayfalık bir dilekçe verdi..."

Başta belirtmiştim Hiram Abas ekrana aktarılmış bir karakter. Ancak dizinin hayranlarına küçük bir not; (kitap içeriğine göre) malum şahıs öyle Polat'ı bebeklikten ailesinden alıp başka aileye verecek, bebeklikten ajan olarak yetiştirecek, bilmem kaç yaşında yüz nakli ile yüzünü değiştirip gaffurun üstüne salıp yedi cihana bela olacak bir adam değilmiş. Silah ve şiddeti (bazı yerlerde işkence olarak geçmekte) sevdiği sabit olmakla birlikte üç yurtdışı görevinde de karı kız peşine düşüp deşifre olan vasat bir MİT mensubu iken kah yüksek mevkiideki kah bilinmeyen gizli dostları ve sayesinde MİT müsteşarlığına kadar yükselebilmiş. Öte yandan adını Masonluğun kurucusundan alan bir insanında Yüce Türk Milletinin bekaası için bu göreve getirilmesi ise apayrı bir tartışma konusu.

Kitap içeriğine göre diyorum; bence kitap kendi içinde paradoks oluşturmuş durumda. Zira resmi ve gayri resmi belgelerin yanı sıra gazete dergi ve bu kitaba özel röportajlara dayanan kitapta; yazılanların gerçekliğini kabul etmek için yıllarca kişisel menfaatleri için türlü türlü yalanlar, iftiralar atan adamların bu kitaptaki söylemlerinin doğru olduğunu kabul etmek gerekiyor. Söylediklerinin bir başkasına kasıtlı olarak çamur atmak, karalamak, birilerini hedef göstermek amacı gütmediğinin, gütmeyeceğinin garantisi yok. Kitabın detaylandırılması güzel, araştırmanın derinliği etkileyici olsa da sık sık "burada araya girmesek olmaz" gibi ifadelerle başlayan parantezler kafa karıştırabiliyor. Eğer Siyaset Tarihi özel ilgi alanınız değilse, bu kitabı okuduğunuzda aklınızda çok fazla bir şey kalmayabilir, kafanız karıştığıyla kalabilir. Mesela, Susurluk Davası'na bakan hakim ben olsam ben de en son gariban kamyon şöförünü tahliye ederdim. Mevzuu o kadar karışık çünkü. Kamyon şöförü düşüneceğiniz son şey. Bence şöför abi iyi bile yırtmış...

Baskısı, dizgisi güzel olan kitabın takıldığım tek noktası 40. Baskısının 104.000 gibi enteresan bir adetle basılması. Hayır yani 104.000 adedi nasıl hesapladınız, neden 50, 100, 110, 150 değilde 104.000. Onun dışında içeriğine yakışır kalitede bir edisyon...

  2. Hamur kağıda  14 x 23 cm ebatlarında ciltsiz basılan kitap 552 sayfa ve  çoğu kitap satış sitesinde kargo bedava olarak satışta...

Yorum Gönder

0 Yorumlar